Köşe Yazıları

CAFER TAYYAR PAŞA’NIN SİYASİ BİLİNCİ” ARİF ANIL GÜLEÇ” KÖŞE YAZISI

  19 Mart AKP Darbesi’ni ve halkın buna karşı direncini konuştuğumuz bugünlerde, AKP iktidarı çok ciddi bir şekilde yara alsa da tüm kurumlarıyla ayakta kalmaya devam etmektedir. Ancak on yıllardır..

CAFER TAYYAR PAŞA’NIN SİYASİ BİLİNCİ” ARİF ANIL GÜLEÇ” KÖŞE YAZISI

 

19 Mart AKP Darbesi’ni ve halkın buna karşı direncini konuştuğumuz bugünlerde, AKP iktidarı çok ciddi bir şekilde yara alsa da tüm kurumlarıyla ayakta kalmaya devam etmektedir. Ancak on yıllardır uygulanan ekonomi politikalarına karşı biriken öfkenin yansıması, belli bir siyasal çöküşün emareleri olarak okumak mümkündür. AKP sonrası Türkiye’nin izleyeceği rota hakkındaki tartışmalar, geriye dönük okumlar, Gündemin hızlı değişimi…

Davulla zurnayla karşılanan AB uyum politikaları, sermayeye bağlanmış insan hakları söyleminin, ABD ile demokrasi havariliğinin epey bir ezber bozduğunu söylemek gerekiyor.

Hep sorgulamışımdır.

Eline silah verip, sınırlarını koruması için görevlendirdiğimiz askerlerin ve askeri bürokrasinin neden siyasi hakları olmaz? Hep merak etmişimdir. Siyasi hak vermediğimiz halde TSK dediğimiz kurum yıllarca bir siyasi parti gibi ülke siyasetini dizayn etmeye, darbeler yapmaya kendine hak gördü. Sonuç olarak acı bir şekilde yıpratıldı, hareketsiz ve savunmasız bir hale geldi. Dahası diğeri “yerli” ve “milli” olarak kodlanan, istinasız olarak her şeyin okyanus ötesi ile bağı vardı. Bugün bu daha iyi görülüyor. Tarihsel olana, bilimsel olana baktığımız zaman işler hemen değişiyor. Tarih, siyasetin kör ettiği, öngörüsüz komutanlar, yöneticiler, bürokratlarla doluydu.

Bunlardan bir Tanesi Mustafa Kemal’in Nutuk’ta bahsettiği Cafer Tayyar Paşa idi. Uyanık ve dikkatli biri değildi fakat siyasete çok meraklı biri idi. Yunan Ordusu Edirne’ye saldırdığında, Havsa-Bostanlı arasında atına tek başına binerken esir alındı. Daha sonra ordu esir alındı. Mustafa Kemal tek bir kurşun bile atılmadan, bilinçsiz bir şekilde teslim oluşa “ Ben affetsem bile Tarih sizi affetmeyecek, affetmemeli” diye bir kenara not edecektir. Tarih onu affetmemişti ama istiklal mahkemeleri affetmişti ve 1928 yılına kadar milletvekili olarak kalmaya devam etmiş, yetmemiş Bir de Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasının kuruculuğunu yapmıştı.

Günümüze gelindiğinde varsa “Kemalist kadroların”, neden bu kadar apolitik ve olayların gerisinde kaldığını şimdi çok daha iyi anlıyoruz. 19 Martta Toplum olarak bu kalıbı yırttık.

“Hayır dedik. Vatan savunulurken bile yüksek siyasi bir bilince ihtiyaç vardır. Bir Cumhuriyet ancak bu şeklide kurulur, bir devrimi de siyasal bilinci olan insanlar korur, gerisi ise savrulmadır.”

Tarihsel ve siyasal bilinç çok daha önceden öngörülmüştü. Çünkü bu öngörme ediminin arkasında işçi sınıfı partisinin deneyimi vardı. Lenin Aşağıdaki satırları yazdığında 1916 yılının temmuzuydu;

“… Rusya’da bir devrim zafere ulaşırsa ulusal savaşlar, üstelik zafere ulaşan ulusal savaşlar, gayet mümkündür. Bir yandan emperyalist güçlerin müdahalesi her durumda pratik olarak mümkün değildir. Diğer yandan küçük bir devletin bir deve karşı savaşının umutsuz bir vaka olduğu görüşüne, umutsuz bir savaşın da en nihayetinde bir savaş olduğu gerçeğine karşı çıkılmalıdır.”

Nihayetinde bu umutla ve bilinçle yenemezler dedikleri “Kağnı, kamyonu yenmiştir” ve Türkiye Cumhuriyeti kurulmuştur.

Bugün çok daha farklı bir Türkiye’deyiz. Geçmişin bize öğrettiği şey asla korkmamaktır. Yüzlerce topa, tüfeğe direnip te zafere ulaşan bir halkın zübüklere, yobazlara, faşistlere diz çökmesi mümkün değildir.

ARİF ANIL GÜLEÇ

0

6.04.2025

 

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL