Siyaset

DİDİM’ DE SOKAK MÜZİSYENLERİ DİDİM’İN DEGERİDİR

Bir milleti tutsak etmek isterseniz, onun müziğini çürütün. (Konfüçyus) Bendeniz, sol anahtarı figüründen kolyesi, küpesi, yastığı, tişörtü olan, yağlı boya çalışmalarında en çok müzisyen figürü çalışmayı seven, hiç birini çok..

DİDİM’ DE SOKAK MÜZİSYENLERİ  DİDİM’İN DEGERİDİR

Bir milleti tutsak etmek isterseniz, onun müziğini çürütün. (Konfüçyus)

Bendeniz, sol anahtarı figüründen kolyesi, küpesi, yastığı, tişörtü olan, yağlı boya çalışmalarında en çok müzisyen figürü çalışmayı seven, hiç birini çok iyi çalamadığı halde evinde sekiz tane farklı müzik enstrümanı olan bir garip beşer olarak bana sorsalar ” seni en çok ne mutsuz eder?” diye sözün gelişinden de anlayacağınız üzere yanıtım, tartışmasız, “Müziksiz kalmak.” olurdu.
Şimdi bu yazıyı okurken diyeceksiniz ki bize ne senin müzik sevdandan. Yok öyle değil işte, şimdi sözü Didim Altınkum’ daki herkesi ziyadesiyle rahatsız eden ses kirliliğine ve son günlerde belediye zabıtasının sokak müzisyenlerine karşı sertleşen olumsuz tavrına getireceğim.
Sokak müzisyenlerine mikrofon yasağı getirilmesi öyle sıradan, görüp de görmezden gelinecek bir mevzu değil. Hele de CHP’ li bir belediyeyse bunu yapan sözümüz daha ağır olacaktır.
Kendini solda tarifleyen bir partiyi eleştirirken Özdemir Asaf’ın şu veciz sözü gelir hep dilimin ucuna. ” Bütün renkler aynı hızla kirleniyordu, birinciliği beyaza verdiler.”
Söz konusu sanatsa, bilimse, kültürümüze dair varlıklarımızsa, üretmekten yana olan insanlarımızsa elbetteki CHP li bir belediyeden ileri düzeyde bir tolerans, korumacı bir yaklaşım ve hatta katkıda bulunması beklenir.

Bugünlerde belediye zabıtasının Didim’ de sokak müzisyenlerine karşı olumsuz tavrının fiziksel müdahaleye vardığı söyleniyor . ( Söz konusu müdahalenin kadın şarkıcıya yapılmış olması da durumu ayrıca vahimleştiriyor. )
Üstten bakmacı, sığ bakış açılarıyla yada ortada var olan bir sorunu çözüyormuş gibi görünmek için gettolaşmaya hatta mafyalaşmaya çanak tutmaktan başka işe yaramayan bu yaklaşımı kınamamak mümkün değil. Halkçı bir belediyeye hiç yakışmayan, sokak müzisyenlerini kimsesiz ve gariban görüp ” vurun abalıya” davranışıdır bu.
Orada üst üste üç yıl, üç yaz sezonu geçirmiş biri olarak, Altınkum’da sahilde yürüyüş yapan insanların müzikli restoranlardan, türkü barlardan dışarı sökün eden müzik sesinden bizar olduğunu söylersem kesinlikle abartmış olmayacağım.
Mekan adlarını belirtmeye gerek duymadan, alt alta, üst üste, yan yana türkü barlarından gelen bangır bangır sesler, oradan geçen insanlara müzik gibi gelmiyor. Nasıl gelsin ki…
Mekanlar gibi sesler de üst üste biniyor. Mekan sahipleri sesleri en yüksek volümden dışarı aktararak, adeta “benim türkücümün sesi öteki türkücülerin hepsini döver. Gelin, gelin, benim mekana gelin.” dayatması yapıyor yoldan geçenlere. Bu tuzağa düşenler oluyor mudur bilmiyorum ama şahsen ben, o ateş hattından geçerken kulağımın zarına bilmem kaç desibel molotof kokteyli parçacığı yememek için tabanları yağlıyorum.
Mümkün olsa uçacağım.
İlgili kurum belediye olsa gerek, bu duruma bir çözüm bulmalı artık.
Gerçek ve adil çözümden bahsediyorum ama…

Geçtiğimiz yıllarda pandemi yüzünden mekanlara gece yarısından sonra canlı müzik yasağı, sahilde bile cam- kapı kapattırarak canlı müzik yaptırma zorunluluğu gibi yaptırımlar uygulanmıştı.
Bu yüzden sektör ciddi zarar görmüştü ve biz duruma hep birlikte üzülmüştük.

Didim Belediyesi Akbük sahilinde farklı , Altınkum’ da farklı uygulamıştı bu yaptırımları. Buna da ayrıca üzülmüştük.
Yasalara, genelgelere uyma zorunluğu vardır, amenna. Ama istisnasız olmalı uygulamalar. İnisiyatif kullanılıyorsa da gerekçesi makul ve adil olmalıdır. Pozitif ayrımcılık olacaksa kimden yana olduğu önemlidir.
Yasalar demişken, kapalı alanda sigara içme yasağına değinmeden edemeyeceğim.
Marina’nın restoran ve kafeleri hariç hiç bir mekanda bu yasağa uyulmadı mesela.
Bizzat kendim, canıma tak ettiği bir akşam dumansız hava şikayet hattını kullanarak oturduğum mekânı şikayet ettim ve sonrasında olanları izledim. Malesef çok üzücü, çok aşağılık bir durumla karşılaştım. Yetkililer gelmeden önce haberi gelmiş mekan sahibine. Önce kül tablaları toplandı masalardan. Geldiklerinde kül tablaları yoktu ama içeri zehir gibi sigara kokuyordu. Beyefendiler geldiler, tabletleriyle bir iki masadan, sigara içmeyen müşteri görüntüsü alıp gittiler.
Bu görev suistimali değil de nedir? Soruşturmalık ve cezalık bir durumdur bu. O kadar insanın şahitliğinde suç işlenmiştir.
Oldu mu şimdi böyle ? Olduysa alkış…
AKP iktidarının yaptığı en samimi ve doğru doğru işi diyebileceğim iştir dumansız hava yasası ve bu yasanın uygulamaya geçirilmiş olmasıydı.
Doğruya doğru demeyi de biliyoruz yani.
İnsanlar bencil ve bilinçsizce karşı durabilir bazı yasaklara. Ceza öğreticidir ve yaptırıcıdır ama. Aynı emniyet kemeri gibi. Karşı çıkar ama cezanın caydırıcığı devreye girer ve yaptırır.
Bu parantezi kapatıp tekrar müziğe gelirsek, Altınkum’ da sokak müzisyenlerine mikrofon yasağı bence doğru bir uygulamadır. Sokak müzisyenliğinin orijininde de mikrofon yoktur zaten.
Ancak sokakta sazını çalıp türkü söyleyen müzisyene sesini mikrofonsuz duyuracak ortamı sağlayacaksın önce. İnsanlar barların önünden geçerken yanındakinin konuştuğunu duyamıyor, sen kalkmış sokakta şarkı söyleyen amatör ruhla müzik yapan insanı hedef alıyorsun.
Oldu mu , yakıştı mı bu iş. Olmadı elbette. Yakışmadı beyaza. Yok eğer biz beyaz değiliz diyorsanız, tabelanızı değiştirin. Siyah en iyisidir, tavsiye ederim .Kiri, çamuru göstermez. Diğer karanlık renklere karışın gitsin.
Yok eğer sorunu doğru tespit edemediğinizden ise söyleyelim o zaman.
Sorun olan, Altınkum’ da canlı mekanların çokluğu ve sıklığıdır, fiziki yetersizliğindir. Aldıkları paralara bakarsan Bodrum’un en lüks mekanlarıyla yarışıyor, hizmete ve mekana baksan bildiğin salaş meyhane çoğu. Klima yok hiç birinde.
Mekanlarda klima olmadığı için ve sigara içilmesine izin verildiği için camların, kapılarının açılmak zorunda olduğudur sorun.
Altınkum’ da mekanlardan gelen ve insanların kulak zarını hedef alan salvoları keserseniz sokak müzisyenleri de mikrofona gerek duymaz zaten. O sesleri kesmeye niyetiniz ve kavliniz yoksa da sokaktakilerin mikrofonunu karışamazsınız. Hele de darp etmeye kalkarsanız hiç olmaz beyler.
Belediyeler akılcı ve köktenci çözümler üretmekle yükümlüdür.
Sebep- sonuç ilişkisini iyi irdeleyip analitik çözümlerle sonuca gidilmelidir. ( cezai uygulamalarda da adil, pozitif ve çözümden yana olunmalıdır)
Sorunları doğru tespit edilip yetki doğru kullanıldığında çözümsüzlük diye bir şey yoktur.
Yönetmek bilmeyene zor iştir.
Dürüst ilkeli ve rasyonel olmak işi kolaylaştırır.
Sokak müzisyenlerini seviyoruz. Onları çok değerli buluyoruz.
Onların müziği, bu ülkenin notalı çığlığıdır. Yoksulluğa ve sanatsızla gidişin en naif isyanıdır.
Kendi çözümünü müzikle üreten insanlara dokunmak gönül telimizi koparmaktır.
Didim’ i ve sokak müzisyenlerini seviyorum❤️

YORUMLAR (1)

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL